Atakum Park Travel Agency – Avrora
Paris tarihi, güzellikleri, gezilecek yerleri her insanın aklında ki sorulardır. Eski zamanlarda da günümüzde de Paris insanların ilgisini her zaman çekmiştir. Sizlere Paris nasıl gezilecek, nerelere mutlaka gidilmesi gerektiğini bu yazıda açıklayacağız.
Fransa’nın başkenti o meşhur Paris. Avrupa’nın en ışıltılı şehirlerinden birisi Paris. Aşıkların gitmek için can attığı şehre başlayalım.
Paris, Fransa hatta Avrupa dendiğinde ilk akla gelen yer Eyfel Kulesi olmaktadır. Paris sembolü haline gelmiştir. 19. yy. sonlarında yapılan Eyfel Kulesi muhakkak gidilmesi gerekmektedir. 324 metre yükseliğe sahip olan Eyfel Kulesi ayrıca 3 katlıdır. Her katında seyir terasları ve restoranları bulunmaktadır. İlk Paris ziyaretiniz ise Eyfel Kulesi’ne çıkıp seyir terasından tüm Paris manzarasını izlemeden asla dönmeyin. Eyfel Kulesi’ne çıkmak için asansörü kullanmalısınız bunun için de uzun kuyruklar oluşuyor. Zaman kaybetmemek için biletinizi erkenden almalısınız.
Devasa büyüklüğü sahip Notre Dame Katedrali, Seine Nehri’inde ufak bir adada yer almaktadır. Oldukça büyük, Roma – Gotik mimarisi, göz alıcı süslemeleri, pencereleri, vitrayları, sanat eserleri ayrıca oldukça büyük yaşıyla görülmeye değer yapıdır. 2000 yıllık tarihi ile cazibe odağı oluyor turistler için. Yapımı 170 yıl sürmüş olan Notre Dame Katedrali boyutlarıyla da insanları hayrete düşürmektedir. Notre Dame Katedrali, 37 şapel, 75 dev sütunla 130 metrelik genişliği ile aynı anda 9000 kişi ibadet edebilmeye olanak sağlamaktadır. Tarihte birçok önemli olaya ev sahipliği yapmış bunlar Napolyon’un taç giyme töreni, De Gaulle cenaze merasimi, Victor Hugo’nun hikayesidir. Sanat, mimari, kültürel zenginliği sevenleri hayal kırıklığına uğratmayacak sayılı yapılardandır. Gösterişli süslemeleri, dev pencereleri, sanat eserleri ve atmosferi insanları farklı dünyalara götürüyor.
Merkezde Meryem Ana çevresinde çocukların olduğu Gül Penceresi, Notre Dame Katedrali batı cephesinde bulunuyor. Gül penceresinin altında göz alıcı üç taç kapıdan oluşuyor. Detaylarıyla süslü taç kapıların üzerinde 28 Yahudi Kralın heykeli bulunmaktadır. Batı cephesinin muhafızları olan 69 metre yükseklikteki iki kule bulunmaktadır. Ziyaretçiler 387 merdiven çıktıktan sonra Notre Dame Katedrali’ni kötü ruhlardan koruyan garip görünüme sahip yaratık heykelleri bulunmaktadır. İki kuleden güzel Paris’i izleme şansı bulabilirsiniz. Ayrıca ziyaretçilere açık olmayan Güneydeki Notre Dame Katedrali’nin kulesinde 13 ton ağırlığa sahip Emmanuel çanı bulunmaktadır.
19. yy. da restore edilirken mimar Violet le-Duc tarafından eklenen Gotik mimariye uyum sağlayan Kule Külahı vardır. Katedralin batı, güney ve kuzey cephesinde görkemli Gülpencereler vardır. Güneyde kalan Gülpenceresinde Hz. İsa tasviri, Kuzey Gülpeceresi’nde Bakire Meryem ve Eski Ahit tasvirleri içermektedir.
18. yy. da Kral XIII. Louis istedi üzerinde yapılan Oymalı koro koltukları yapılmıştır. Koltuk arkasındaysa kabartmalarla işlenmiş Bakire Meryem’în hayatından kesitler motive edilmiştir. XIII. Louis kendi heykelini de işletmiştir.
Katedral’in doğu cephesine baktığımızda orada bulunan uzaktan bakıldığında adeta havada duruyormuş gibi görmekteyiz. Bu hoş görünüm Uçan Payanda olarak bilinmektedir. Jean Ravy’nin eseri olan Uçan Payandaları mutlaka görmelisiniz.
Notre Dame Katedral’in içerisinde dönemin usta sanatçılarının birçok eseri bulunuyor. Çok sayıda olan eserlerden birkaçı 14. yy. dan kalma ”Bakire ve Çocuk Heykeli” ile ” Notre Dame de Paris” bulunmaktadır.
Güney cephesinde bulunan Hazine Dairesinde antik el yazmaları, dini eserler, kutsal eşyalar, Dikenli Taç ve İsa’nın çarmağından alınan bir parça her cuma ziyaretçilere sunulmaktadır.
Paris şehrinde oldukça zarif güzelliğe sahip olan Lüksemburg Sarayı ve Bahçesi ziyaretçilerin ilgi odağıdır. 17. yy. da 60 dönümlük araziye kurulmuş olan Lüksemburg sarayı gezilecek yerler arasındadır. Rönesans döneminin etkilerini oldukça iyi şekilde bizlere göstermektedir. Lüksemburg Bahçesinde yapılmış olan park çocuklardan yaşlılara kadar geniş kitleye hitap etmektedir. Ziyaretçiler gezdiğinde Fransa kraliçelerine, mitolojik figürlere, sanatçılara, kadın azizlere adanan 100 çeşme, heykelleri görebilmektedir. Mimarisiyle ne kadar ön plana çıksa da bahçenin güzelliği ayrı güzellik katmaktadır. Sekizgen şeklinde göl bulunmaktadır. Bahçede turlarken tenis kortları, bando sahnesi, kukla tiyatrosu, hava kafesi duraklarına uğrayabilirsiniz. Lüksemburg Sarayı, Fransız devriminde hapishane olarak kullanılmıştır.
Lüksemburg Bahçesi’nin ön cephesinde etrafı sandalyelerle çevrelenmiş Grand Bassin gölü bulunuyor. Grand Bassin gölünün çevresinde piknik yapılabilmektedir. Lüksemburg Saray’ının karşısında kübik olarak budanan ağaçlar ayrı güzelliğe sahip. İnsanlar bu doğa güzelliklerinin yanında özellikle Fontaine Medicini çeşmesini görmeye gelirler. Lüksemburg Bahçesi içerisinde suda yüzen ördekler, ağaçlar, resim yapan insanlar, rengarenk çiçekler görülmeye değer güzelliklerdir.
Lüksemburg Bahçesi’nin güneybatı cephesinde ziyaretçileri elma, armut ağaçları, kukla tiyatrosu karşılamaktadır. Lüksemburg Bahçesi’nin en iyi özelliklerinde bazıları dünyanın her yerinden gelen ziyaretçiler lüks, ihtişamlı, lezzetli, dinlendirici zaman geçirebilmektedir.
Paris dendiğinde mutlaka gezilmesi gereken müzelerden olan Orsay Müzesi’dir. Orsay Müzesi 1900 yapılmış ancak çeşitli şekillerde kullanılıp 1970 yılında müze olarak faaliyete geçmiştir. Paris şehrinin en önemli müzeleri arasındadır. Ressamlar uzun yıllar boyunca hayal ürünü ile gerçek imgeleri birlikte kullanmıştır. Adeta bir nesnenin fotoğrafını çeker gibi bu akıma ise ”empresyonizm” yani ”izlenimcilik” denilmiştir. Daha sonraki süreçlerde ”post–empresyonizm” adını almıştır. Orsay Müzesi empresyonizm eserleriyle ünlüdür.
Orsay Müzesi’nde dünyaca ünlü Edouard MAnet, Paul Cezanne, Claude Monet, Paul Gauguin, Renoir, Vincent Van Gogh sanatçıların eserlerini görebilirsiniz.
Paris ve sıradışı yapı denildiği zaman akla Pompidou Merkezi gelmektedir. Oldukça sıradışı mimariye sahip olma özelliği dışında önemli şahsiyetlerin emeklerini de içermektedir. Paris’in en güzel yerlerinden birinde Başkan Pompidou modern sanat merkezi amacıyla 1977 yılında açmıştır. Mimarlığı ise Renzo Piano ile Richard Rogers yapmıştır.
Pompidou Merkezi içerisinde oldukça çeşitli bölümlere sahiptir. Bunlar Musee National d’art Moderne (Ulusal Modern Sanat Müzesi), kütüphane, sergi alanları, mağazalar, restoran, sinema, seyir bölümüdür. Pompidou Merkezi’nin alt katlarında sinema, çocuk atölyeleri, performans merkezi bulunmaktadır. İlk üç katında Kütüphane bulunmaktadır. Pompidou Merkezi’nin kalıcı sergileri 4. ve 5. katında yer almaktadır. Büyük sergiler 1. ile 6. katta sergilenmektedir. Pompidou Merkezi’nin en üst katındaysa güzel mi güzel Paris manzarası vardır. Havanın güzel olduğu zamanlarda en üst kattan tüm önemli Paris yerlerini görülmektedir. Pompidou Merkezi sanatın en önemli buluşma yerlerinden birisidir. Beş bin sanatçı ve altmış binden fazla eserin bulunduğu Pompidou Merkezi sanatseverlerin vazgeçilmezidir. Avrupa’nın en büyük Fovizm, Kubizm, Sürrealizm gibi sanat akımlarına ait eserleri Pompidou Merkezi’nde görebilirsiniz. En önemli eserlerden bazıları Sylvia Von Harden’in Portresi, Le Cheval Majeur, Kahvaltı, La Duo, Penceredeki Kemancı‘dır.
Pantheon Tağınağı 3. yy. başlarında İmparator Lucius Septimus Severus ve Caracalla devrinde köklü değişiklikler uğramıştır. Yapımında Romalılara ait özel beton kullanılmıştır. Mimarisi döneminin önde gelen estetiğe sahiptir. Girişinde 7 metre yüksekliğe sahip büyük kapı vardır. Bu kapı tunç kanatları döneminin en eski yapılarındandır. Pantheon Tapınağı girişi geleneksel biçimdedir. Ana bölümü silindirik şekilde olup içeriye giren ışık sadece kubbenin tepesindeki 8 metre çapındaki yuvarlak pencereden girmektedir. Kubbenin iç yüzeyleri Severus döneminde yapılan içleri tunç döküm rozetler, kabartmalarla süslenmiştir. Pantheon Tapınağı aynı tür eserler arasında boyutları, mimarisi, tasarım olarak ilginçtir.
Paris, o ünlü şehir aklımıza geldiğinde mutlaka gezilecek o cadde ” Şanzelize Caddesi ”. Paris’te gezilecek ünlü tarihi yapılar arasından sıyrılıp insanları kendine çekecek kadar güzel olan Şanzelize Caddesi. Dünyaca ünlü ve oldukça lüks bulvarlarından birisidir. Turistlerin ilgi yoğunluğunu seven bir yerdir. 17. yy. ortalarından itibaren günümüze her geçen gün gelişerek gelmiştir. Şanzelize Caddesi bir ucu Zafer Takı diğer ucu ise Concorde’dir. Şanzelize Caddesi 2 kilometre uzunluğa sahiptir.
Moda ve sanatseverlerin mutlaka uğraması gereken Şanzelize Caddesi’nde dünyaca ünlü markaların mağazaları, kafe, restoranlar, sinema, turistler için hediyelik dükkanlar bulunmaktadır. Yıl içerisinde önemli törenler, aktiviteler, kutlamalar burada yapılmaktadır. Şanzelize Caddesi sadece mağazalardan ibaret değil kestane ağaçlarıyla çevrelenmiştir. Bu kestane ağaçları insanlara adeta nefes aldırtıyor.
Moulin Rouge, Joseph Oller ve Charles Zidler tarafından 6 Ekim 1889 yılında yaptırılmıştır. Dünyaca ünlü olan oyunu Kırmızı Değirmen oyunudur. Fransız kültüründe olmamasına rağmen zamanla adeta kültüre yerleşmiştir. Fransız kültüründe sembolleşmiştir. Moulin Rouge, elit erotik şovlar, yetişkinlere yönelik eğlence programları ayrıca ünlü kan-kan dansını ziyaretçilerine sunmaktadır.
Fransa tarihi dendiğinde Les Invalides gelmektedir. İçerisinde askeri tarihiyle ilgili anıtlar, müzeleri bulundurur. 17. yy. da XIV. Louis’in emriyle yaşlı, bakıma muhtaç askerler için yaptırılmıştır. Herkesin bildiği Napolyon Bonapart’ın naaşı burada bulunmaktadır. Naaş tam olarak Dorne Kilisesi’nde bulunmaktadır. Les Invalides bir komplekstir. Savaş tarihi meraklıları için zırh, silah, haritalar, bazı maketler sergilenmektir.
Paris ziyaretçilerinin en beğendiği, en çok ziyaret edilen yapıların başını çekenler arasındadır. Pere Lachaise Mezarlığı devasa heykellere ev sahipliği yapmaktadır. En önemli özelliği ise ölümsüzlük mertebesine ulaşan sanatçıların mezarlığını yapmasıdır. Tanıdığımız 2 ünlü isim de burada bunlar Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya’dır. Halk arasında Ölümsüzler Mezarlığı denilmektedir. Pere Lachaise Mezarlığı din, dil, ırk gibi ayrım yapmamakta aksine her insana eşit davranarak kullanımına müsaade etmektedir. 43 hektarlık bu devasa yapı insanlığı, eşitliği kucaklıyor.
Paris muhteşem yapılar ile kalmıyor daha birçok yapısıyla sizleri beklemektedir.
Hakkımızda
Sertifikalarımız
İletişim
Galeri
Blog
Uçak Bileti
Vize
Tatil
Turlar
Transfer
Kamp ve Doğa
Termal Oteller
Ege & Akdeniz
Yurtiçi Turlar
Yurtdışı Turlar
Bir cevap yazın